Bir aktivistin gözünden: Yeni bir dönüştürücü lider, Özgür Özel
11 mins read

Bir aktivistin gözünden: Yeni bir dönüştürücü lider, Özgür Özel

*Gülseren Onanç

Atatürk’ü 85.ölüm yıldönümünde anarken, hep birlikte onun ne kadar büyük bir lider olduğunu dillendiriyoruz. Liderliğin ne olduğuna uzun zamandan beri kafa yoran biri olarak Atatürk’ün onlarca liderlik özelliklerinden en önemli üç tanesini seçip söylememi isterseniz, “sağlam etik değerleri”, “samimiyeti”, ve “takım oyuncusu” olmasıdır derim. Tabii cesaret, vizyon, kararlılık, dirayet, entelektüel birikim gibi onlarca liderlik özelliğini aynı anda kişiliğinde topluyor olması Atatürk’ü dünyada çok az yetişen liderler kategorisine sokuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin böyle bir lidere sahip olmasını da büyük bir şans olarak görüyorum.

Bu girişi Atatürk’ün kurucu lideri olduğu ve 15 yıl genel başkanlığını yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi’nin 8. Genel Başkanı seçilen sevgili Özgür Özel’den, bir siyasi lider olarak, beklenen liderlik özellikleri üzerine düşünmek üzere yaptım. Bu yazı ile sevdiğim, saydığım arkadaşım Özgür Özel’deki liderlik potansiyelinin de geniş bir kitle tarafından anlaşılmasına yardımcı olmayı ümit ediyorum.

Ben lider kimdir ve nasıl olunur sorunun peşine çok küçük yaşlarda düştüm. Kendimden büyük bir ideale hizmet etmek gerektiğine ilişkin karşı konulmaz bir istek duyuyordum ve bunun için liderlik özelliklerimi geliştirmem gerektiğine inanıyordum. Ergenlik çağımda gelen 1980 darbesi ile siyasette bu değişimi yaratmanın yolu kapandı. 80 kuşağının apolitik bir kadını olarak kendi yolumda ilerledim. Yaşantımın 30 yılını iş dünyası, sivil toplum ve siyasette aktif olarak sürdürürken, etrafımda bana ilham olacak liderler aradım. Lider doğulmayacağını, lider olunacağını öğrendiğim zaman, liderlik eğitimi veren akademik çalışmalara katıldım.

Dönüştürücü ve adaptif liderlik

Dünyada liderlik üzerine en saygın çalışmalar Harvard Üniversitesi tarafından yapılıyor. Amerika’nın efsane Demokrat Başkanı John F. Kennedy’nin adını alan devlet ve kamu politikaları fakültesi, Harvard Kennedy School (HKS)’nin “Dönüştürücü ve adaptif” liderlik olarak tanımlanan bir liderlik yaklaşımı var. 21. yüzyılda dünyanın dönüştürücü ve belirsizlik, kaos ortamlarına uyum sağlayan adaptif liderliğe ihtiyacı olduğunu savunuyor.

Dünyanın karşı karşıya olduğu; demokrasinin gerilemesi, otoriter iktidarların yükselişi, kutuplaşma, göç, yoksulluk, cinsiyet eşitsizliği, iklim krizi gibi tehlikeler ile örgütlü mücadele etmek üzere dönüştürücü ve adaptif liderliğin benimsenmesi gerektiğini söylüyor.

HKS programlarına katılanlar bu liderlik yetkinliklerinin artırılmasını hedefliyor. Benim de iki kez katılma şansı elde ettiğim bu programlar, dünyanın karşı karşıya olduğu tehlikelere karşı örgütlü ve siyasi mücadele verecek liderlere bir yol haritası sağlıyor. Bu programlara Çin’den, Kolombiya’ya, Brezilya’dan Suudi Arabistan’a, Kenya’dan Endonezya’ya kadar dünyanın dört bir yanından siyasiler, kamu görevlileri farklı eğitimler almaya geliyor.

Dönüştürücü ve adaptif liderlerin sahip olduğu özellikler nelerdir?

Dönüştürücü liderler kimlerdir sorusuna cevap olarak geniş anlamda zor zamanlarda bile katılımcı bir yaklaşımla geleceğe dair ortak bir dayanışma ruhu koyabilen, başında olduğu örgütün kenetlemesini sağlayan, iyi bir takım oyuncusu olarak örgütü ile saygı ve güvene dayalı ilişkiler kuran kişilerdir diyebiliriz.

Dönüştürücü liderlerin işi çok tehlikeli ve zor. Zira dönüştürücü liderler var olan sistemin değişmesi gerektiğini savunur, yıllardır oluşan normları ve değerleri sorgular. İnsanların ne yapacağını bilemediği, geleceğe ilişkin belirsizliğin hâkim olduğu bir iklimde ortaya çıkıp onların bağımlılıklarına, alışkanlıklarına ve düşünce biçimlerine meydan okurlar. Kurumsal dengeleri bozarlar. Bu nedenle dönüştürücü liderlere karşı bir direnç oluşur, bu liderlere zarar vermek, elimine etmek, kenara itmek için bir çaba oluşur.

CHP’deki liderlik değişimi süreci

CHP içindeki liderlik değişimine gelirsek, tam da böyle bir dönüştürücü liderlik çıkışının olduğunu görürüz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında 21 yıldır iktidarda olup, ülkeyi başkanlık sistemine sürükleyip, demokrasiye, laikliğe, bireysel hak ve özgürlüklere büyük zarar veren İslamcı muhafazakar, milliyetçi Cumhur İttifakı’nı dönemimin 2023 genel seçimlerinde sonlanacağına inancımız büyüktü. Yaşanan seçim yenilgisinin bir sorumlusu olmalıydı. Bu süreçte sorumluluk üstlenmiş liderlerden hiçbiri gerektiği gibi bir özeleştiri, analiz, geleceğe yönelik yeni bir umut yolu açamadı.

Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi

Kaan Tangöze’nin şahane seslendirdiği, Özdemir Asaf’ın, şiirindeki sözler gibi, “ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi.” Yani kimse bir sorumluluk üstlenmedi, kimse bir hesap vermedi, kimse bir özür dilemedi. Siyasilerdeki bu hal, seçmende bir apati (kayıtsızlık, umutsuzluk, küskünlük) haline dönüştü. Üstelik 2024’te gerçekleşecek yerel seçimlerde kaybetme tehlikesi ortaya çıktı.

CHP’nin ve onun Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu benim 2010 yılından beri tanıdığım, sevdiğim saydığım bir kişi. Onunla sekiz yıl Parti Meclisi üyesi olarak ve bir yıldan az bir süre de başkan yardımcısı olarak çalıştık. Seçim sonucunda ben kendisinin istifa edeceğinden emindim. CHP seçmenindeki, örgütlerindeki Özgür Özel’in “duygusal kopuş” olarak tanımladığı süreci görecek, zaten çok yorulduğu için bu görevi devredecek diye düşünüyordum. Yanılmışım.

Dönüştürücü liderlik için doğru zaman

Bu gibi zamanlar dönüştürücü liderlerin ortaya çıkması için en doğru zamanlardır. Bu zamanlarda CHP’de iki önemli görevde olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP TMBB Grup Başkanı Özgür Özel “değişim” talebini dillendirmeye başladılar.

Bu iki kişi arasından daha yakın tanıdığım Özgür Özel’in yukarda tanımlamaya çalıştığım HBS’un dönüştürücü liderlik özelliklerini taşıyan bir politikacı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Özgür Özel böyle zor bir zamanda ortaya çıkarak, CHP örgütünün büyük bir çoğunluğunu ortak bir değişim vizyonunda birleştirmeyi başardı. Kendisinin de sıklıkla söylediği gibi iyi bir takım oyuncusu olarak CHP örgütleri ile saygı ve güvene dayalı ilişkiler kurdu ve sonunda CHP’de kimilerine göre bir devrim gerçekleşti.

Arkadaşım Özgür

Bundan sonraki değerlendirmelerimi Özgür’ü 10 yılın üstünde bir süredir tanıyan, birlikte bir ideal için mücadele veren, Özgür’ün CHP liderliğine uzun zamanadır hazır olduğunu düşünen, seven, sayan bir arkadaşı olarak yazmak istiyorum.

Özgür’ün önünde zor bir liderlik sınavı olsa da, ben arkadaşım Özgür’ün bu zorlukların üstesinden geleceğine inanıyorum. Özgür’ün başarısına olan inancımın nedenlerini kısaca şöyle sıralayabilirim:

Etik değerleri

Özgür’ün öğretmen anne babasından, ailesinden ve çevresinden aldığı oturmuş etik değerleri var. Yıllardır benim de dahil olduğum bir grup arkadaşı kendisine Kemal Kılıçdaroğlu karşısında başkan adayı olarak çıkmasını talep ettiğimizde O Kemal Bey’in kendisi bırakmadan bu pozisyona talip olmaması gerektiğini düşündü. O rakiplerinin kendisinin düşmanı olmadığını, yarış bittikten sonra da birbirlerinin yüzüne bakacak bir saygınlığı koruması gerektiğini çok iyi biliyor. Nitekim “Özgür Özel kazanırsa gazeteciliği bırakacağım” diyen Barış Yarkadaş’ın kurultay sonrasındaki bırakma kararına ilişkin verdiği kucaklayıcı cevap Özgür’ün demokrat kişiliğini ve kocaman gönlünü yansıtıyor.

Güvene dayalı yoldaşlık ilişkileri

Özgür siyasette az rastlanan güvene dayalı yoldaşlık ilişkileri kurabilen bir politikacı. Bu ilişkileri CHP başkanlığı süresince çoğaltacağına inanıyorum. Birçok kişinin seçimi kazananın Ekrem İmamoğlu olduğunu yazması, düşünmesinin altında yatan nedenin Özgür’ün Ekrem İmamoğlu ile kurduğu güven yoldaşlığı olduğunu düşünüyorum. Bunu emanetçilik olarak algılayanların uzun zamandır hiçbir partide rastlanmayan cinste bir dayanışmayı anlamakta zorlandıklarını düşünüyorum.

Samimiyet ve başka bir kişi olmaya çalışmamak

Bence Özgür’ün en güzel tarafı hala gözlerinin içinde ışıldayan çocuk masumiyetidir. Özgür sahip olduğu pozisyonların onu bozmasına izin vermemiş, kendi özgür ve özgün kişiliği korumayı başarmış bir politikacı olarak özel bir yere sahip.

Merhamet duygusu

Özgür’ün bir lider olarak sahip olduğu önemli bir özelliği de merhametidir. O Soma’daki madencilerin dertlerini kendine dert edinen, maden kazasında yakınlarını kaybedenlerin acılarını yüreğinde hisseden, adaletsiz bir şekilde hapis yatanların ve onların yakınlarının acısını yüreğinde taşıyan koca yürekli bir politikacı.

Kadın erkek eşitliğini içselleştirmek

Siyasetin erkek egemen bir yer olduğunu yaşayarak deneyimleyen biriyim. Eşitliği sözden öteye taşımayanları çok gördüm. Özgür ailesi, eşi ve kızının da desteğiyle kadınlar ile eşit bir ilişki kurmayı başarabilecek bir erkek siyasetçi. Bu nedenledir ki onun çevresinde daha çok kadını görebileceğiz.

CHP’nin yeni lideri Özgür Özel’in Türkiye’de umudu yeşertecek dönüştürücü bir lider olduğuna tanıklık etmekten mutluluk duyuyorum.

Arkadaşım Özgür ile gurur duyuyor ona zorlu yolculuğunda başarılar diliyorum.

Bu yazı, Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu’nun sitesinden alınmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir